2 Nisan 2010 Cuma

99 KÇ-fanzin

99KÇ;Erman Akçay tarafından nisan 2005'te start alan İstanbul/Bostancı mahsullü ülkenin ilk street art (sokak sanatı) mecmuası. 99KÇ yurtiçi ve dışından grafiti örnekleri yanında; dünyanın önemli sokak sanatçıları ve illüstratörleri ile yaptığı söyleşilere yer vermişti. 99KÇ şimdiye dek 4 sayı yayımladı.

Erman Akçay-aktarıyor (Tesmeralsekdiz dergisi, sayı:1,Sokak Sanatı dosyası):
grafik anlatımın özgün açılımları ve medyası üzerine bir fanzin hazırlamaya başladım. Yeni sanatçılarla ve sanat biçimleriyle tanıştım; sokak sanatının, endüstri akademisinin üzerinden yaptığı uçuşlara tanıklık ettim. Derken kendimi bu yönde eğitmeye, geliştirmeye başladım. Sokak sanatı ucuz malzemelerle espirili işler çıkarmak için bire birdi...
Kısa sürede, şehrin diğer sokak sanatçılarıyla tanışıp kaynaşmaya, fikir alış verişinde bulunmaya başladık. Ahenkli bir scene (camia) yaratma peşindeydik, müzik grupları gibi kolektif çalışıyor ve kendimizi geliştiriyorduk.
Sokak sanatına ilgim işte böyle başladı sevgili dostum...

Hiçbir zaman başlamadı, hiç bir zaman da bitmeyecek gibi....
99kç (99 KAYIP ÇOCUK) yukarıda da bahsetmeye çalıştığım üzere spontane gelişen bir proje oldu. Okulda hayalet etkisiyle dolaştığım günlerin birinde sanat psikolojisi isimli bir ders keşfettim ve sinsice bu derse dışardan katılmaya başladım. Sanat, psikoloji, şizofreni ve saykodelikler gibi siberpunk kavramların konuşulduğu ders Cem Mumcu tarafından titizlikle kontrol ediliyordu. İlk sayı bu ders için hazırlanmış ultimaton görünümlü tuhaf bir sanat psikolojisi metni denemesiydi. Bu deneme kuzenimin Kuzguncuk'taki evinde kaldığım gecelerin birinde, cep telefonuma kaydettiğim mesajların kolajlarından oluşan anksiyeteler ve aforizmalardan oluşuyordu. İkinci sayıda bir adım daha ileri gidip daha görsel bir arayışa yöneldim. 2004 öğrenci Trienali için hazırladığım fakat onaylanmayan sıradışı bir projeden kendi seçtiklerimi bir araya getirdim: Konusu insan hakları olan ve portre sanatını anımsatan bir kolaj serisi + Berk İybar'dan iki şiir ve Ventochild' dan bir korku illustrasyonunu da eklemeyi unutmadım. Üçüncü sayı sanırım gene tek sayfaydı... Dördüncü sayı da ise kafamdaki 'underground' fanzin havasını yakalamaya başlamıştım. Fakat sınırları çizmekte bayağı zorlanıyordum. Grafikten illustrasyona, dijital art' tan street art' a her dalgadan ayrı bir haz duyuyordum, disiplin farkları olsa dahi, hiçbirine ilgisiz kalamıyordum. Galerilerin, düzenledikleri sergilere, online database oluşturmaları, gençlerin uzak coğrafyalarda yapılan işlerden haberdar olmaları açısından eşsiz bir fırsattı. Aynı zamanda da yoğun bir görsel külliyat. Farklı işler üzerinde çalışan, bir çok farklı sanatçı... Tüm vaktimi yurtiçi ve dışında yapılan işleri araştırmaya, incelemeye harcıyordum. Eski bir alışkanlık olan söyleşi metinleriyle, düşüncelerini öğrenmeye, yaymaya çalışıyordum...

99kç sürecinde tanıştığım ve ufkumu genişleten 3 isim: Rafet Arslan, Tunç Dindaş, CİNS oldu. İzmir BK edebiyatçılarından İstanbul Graff. Camiasındaki önemli isimlerinden destek ve saygı aldım. Aynı dönemlerde zaman zaman akademiye uğrayıp hocalarımın da sokak sanatına ilişkin fikirlerini alıyordum. 2006 kışında İzmir'de düzenlenen "Gün Işığıyla İlk Buluşma" isimli sergimiz ise bu sürecin zirve noktası oldu diyebilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder